29 Haziran 2008

Veteriner Sağlık Çalışanlarının Özlük Hakları Hakkında Kanun Teklifi

Burdur Milletvekili ve meslektaşımız sn. Ramazan Kerim ÖZKAN’ ın TBMM Başkanlığına sunduğu Veteriner Sağlık Çalışanlarının Özlük Haklarının düzenlenmesine ilişkin kanun teklifi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim gerekçesi ile birlikte ekte sunulmuştur. Gereğini arz ederim. Saygılarımla.

Ramazan Kerim ÖZKAN

Burdur Milletvekili

GENEL GEREKÇE

21.03.2006 tarih ve 5473 sayılı Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara Ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile birçok kamu çalışanının özlük haklarında iyileştirme yapılırken Sağlık Hizmetleri sınıfı personeli bu haklardan mahrum bırakılmıştır.

Birçok meslek elemanına değişik adlar altında ek ödemeler yapılmasından dolayı Sağlık hizmetleri sınıfında yer alan Veteriner Hekim, Veteriner Sağlık Teknikeri, Veteriner Sağlık Teknisyeni ve Laborantların özlük hakları emsal mesleklerin gerisinde kalmış ve bu çalışanlar mağdur edilmişlerdir. Bakanlar Kurulu özel hizmet tazminatları puanlarını artırmak için çalışma yapmışsa da puanların üst sınırı kanunla belirlendiğinden özel hizmet puanlarının artırılması mümkün olmamıştır. Bu düzenleme ile hayvan sağlığı ve ıslahında büyük hizmetleri bulunan sağlık hizmetleri sınıfındaki çalışanların özlük haklarında iyileştirme yapılmasının yolu açılacaktır.

MADDE GEREKÇELERİ

MADDE 1- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 152. Maddesinde değişiklik yapılarak Sağlık Hizmetleri Sınıfında yer alan personelin özlük haklarının iyileştirilmesinin yolu açılacaktır.

MADDE 2- Bu madde yürürlülük maddesidir.

MADDE 3- Bu madde yürütme maddesidir.

657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNDA

DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

MADDE 1 - 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Zam ve Tazminatlar başlıklı 152. Maddesinin II- Tazminatlar, A ÖZEL HİZMET TAZMİNATI, b) Sağlık Hizmetleri Sınıfına Dahil Kadrolarda Görev Yapanlardan; bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

b) Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolarda görev yapanlardan;

1. Klinik Şefi, Klinik Şef Yardımcısı, Başasistanlık görevini yapanlar ile Uzman Tabipler için% 250' sine,

2. Diğer dört yıl ve daha fazla süreli yükseköğrenim veren okul mezunları İçin % 210' una,

3. Dört yıldan aşağı yükseköğrenim veren okul mezunları için % 150' sine,

4. Lise dengi mesleki öğrenim veren okul mezunları için % 120' sine,

5. Ortaokul dengi mesleki öğrenim veren okul mezunları için % 90' ına

Ancak, Sağlık Hizmetleri Sınıfına ait kadrolarda görevli olup da, bu görevleri ile ilgili olmayan bir üst öğrenimi bitirenler için yeni öğrenim durumlarına ait tazminat oranları esas alınır.

Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolarda bulunan personelden; kalkınmada öncelikli yörelere sürekli görevle atananlara bu yörelerde fiilen çalıştıkları sürece uzman tabipler için 110, diğerleri için 100 puana kadar, diğer yörelerden Bakanlar Kurulunca belirlenecek köy ve diğer yerleşim birimlerine sürekli görevle atananlara ise 30 puana kadar ilave ödeme yapılabilir.

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerinin Bakanlar Kurulu yürütür.

27 Haziran 2008

Hastadan KKKA virüsü geçen doktor anlatıyor

KKKA virüsü taşıyan hastaya kalp masajı yaparken, virüs bulaşan doktor Tarık Irmak “Hastadan kan sıçramış, fark etmedim” dedi. Irmak, erken müdahale nedeniyle iyileştiğini söyledi ve önerilerde bulundu.

Bir hastasından bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünü yenen Ankara Numune Hastanesi doktorlarından Tarık Irmak, “Ebola’dan Kırım Kongoya Viral Kanamalı Ateşler” konferansına katıldı. Irmak, Anadolu Ajansı’na KKKA virüsünün nasıl bulaştığını, nasıl bir tedavi gördüklerini ve alınması gereken önlemleri anlattı.

Irmak olayı şöyle anlattı:

“Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği, bu hastalık konusunda oldukça deneyimli bir klinik, gerekli tedbirleri de aldık ama yine de bulaşma oldu. Gözümüzden kaçan bir nokta olmuştur belki... Hastaya müdahale ederken gözlük, eldiven, maske gibi temas izolasyonunu sağlamıştık. Hastaya kalp masajı yaparken bir şekilde bulaştı. Aslında bu ilk müdahale ettiğimiz bir hasta da değildi. Bunun gibi daha önce bir çok hastaya müdahale ettik. 4 yıldır aynı hastaları takip eden bir klinikte çalışıyorum. Bu kanamalı bir hastalık olduğu için, hastaya kalp masajı yaparken kan sıçramış, ben sıçradığını bile fark etmedim. Yan taraftan gelmiş olabilir. Hastadan sıçrayan kan herhangi bir sıyrık, yaralanma varsa virüs hemen bulaşıyor.”

Tarık Irmak, müdahale ettikleri hastadan kanın sıçraması sonucu virüsün kendisine ve diğer 3 arkadaşına bulaştığından hastalık belirtileri başlayınca emin olduklarını dile getirerek, “Hastalık belirtileri başlar başlamaz erkenden tedaviye başladık ve iyileştik. Şu anda hafif bir yorgunluk dışında bir rahatsızlığım yok. Diğer üç arkadaşım da iyi” dedi.

GÜNLÜK KENE KONTROLÜ YAPILMALI
“Halk nasıl önlem almalı?” sorusuna karşılık Irmak, özellikle kırsal alanda çalışan halkın erken müdahale açısından günlük olarak kene kontrolü yapması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

“Her kene ısırığı olan hastaneye koşmamalı. Kenenin çıkarılması için bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmiyor. Kişi kendi evinde, kolonya dökerek ya da cımbızı ısıtarak değil, keneyi kusturmadan, ip ya da cımbız yardımıyla çıkarabilir. Ateş, kırıklık, eklem ağrıları gibi hastalık belirtileri başlar başlamaz sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Önemli olan belirtiler başladığı anda hastaneye gelmektir. Ağrı kesici, antibiyotik ve ateş düşürücülerle geciktirilmemeli.”

Erken teşhisin tedavide başarı sağladığına işaret eden Irmak, tedavi olanların da KKKA virüsüne bağışıklık kazandığını belirtti.

[NTVMSNBC]

Veteriner Sağlık Çalışanlarının Sesini Duyun!

Kırım-Kongo kanamalı ateşi hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Virüs Ülkemizin de içinde bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yaşamaktadırlar.

Hastalık, Genel olarak mayıs ve ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir. Çobanlar, tarım çalışanları ve hayvancılık ile uğraşanlar, Veteriner Hekimler, Vet.Sağ.Teknisyenleri, hasta hayvan ile teması olan sağlık personeli, risk altındadır.
Tarım Bakanlığı il ve ilçe Müdürlüklerince ilkbahar ve sonbahar döneminde olmak üzere yılda en az iki kez ağıllar ve ahırlarda, büyük ve küçükbaş hayvanların ektoparaziter ilaçlanmanın yapılması ile kontrol altına alınabilir. Kene Mücadelesi yapan personel yüksek risk altında olmasına rağmen özlük hakları verilmemekte veya Özel hizmet tazminatları bu risklere rağmen artırılmamaktadır. Bu daha önceki açıklamalarımızda ifade ettiğimiz gibi üveyi evlat muamelesi devam etmektedir.
Tarım İl Müdürlüğü personeli Projeleri gerçekleştirmek için gecesini gündüzüne katarak zaman ve mesai mefrumu gözetmeden DGD ve Diğer projeler ile Et ve Kuş Gribi gibi desteklemeleri Türkiye'de problemsiz ve ilk sıralarda yaparken; Hakları göz ardı edilmektedir.

Bu Nedenle; VETERİNER CAMİASININ SESİNE KULAK VERİN.

1-Gece gündüz çalışan Tarım İl Müdürlüğü personeline 2008 yılından fazla mesaî ücretleri ve Seyyar görev tazminatlarının eksik ödenmemesini,

2-Sağlık hizmetleri Sınıfındaki Veteriner Hekim,Veteriner Sağlık Teknisyeni ve İdari Personelleri için uygulanmakta olan Özel Hizmet Tazminatlarının Teknik Hizmetler Sınıfındaki gibi yükseltilmesini,

3-Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolarda bulunan personelden açık çalışma mahallerinde ve hayvan hastaneleri, klinik poliklinikler ile laboratuarlarda çalışanlara ve gıda kontrolünde görevli olarak çalışanlara, kadroları esas alınmak suretiyle, çalışılan her gün için belirlenecek oranlarda ve üçer aylık dönemler itibariyle toplamı 60 puanı aşmayacak şekilde, dönem sonlarında ödenmek üzere ek özel hizmet tazminatı verilmesi,

4-Şu anda yürürlükte olan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 31 ve 32. maddeleri ile fiili hizmet süresinden faydalanan Veteriner Sağlık Çalışanları 5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlik Sigortasi Kanunu daki yeni düzenlemeyle fiili hizmet zammindan yararlanan çalişanların bu haklari ellerinden alınıyor. Hangi vicdan bu denli risk altında çalışan bu insanların fiili hizmet tazminatını kaldırır anlamak mümkün değildir.

Türk Tarım Orman-Sen olarak yukarıda bahsettiğimiz düzenlemelerin yapılması halinde Sağlık Hizmetleri sınıfında çalışan arkadaşlarımızın özlük haklarının bir nebze olsun iyileştirilebileceği düşüncesindeyiz. Tarım ve Köyişleri Bakanlarının sahiplenmemesi nedeni ile Başbakanın bu konuya el atmasını ve Bakanlar Kuruluna taşımasını bekliyoruz.

Abdullah UMURHAN
VESTED ve Kamu-Sen Afyon İl Temsilcisi

22 Haziran 2008

Hürriyet Seri İlanlar : Veteriner Sağlık Teknisyeni İş İlanı

Yayınlandığı Bölge : TÜRKİYE
Yayın Tarihi : 22.06.2008
Kategori : SAĞLIK

EDİRNE Merkez'de ikamet edecek, en az 5 yıl Suni tohumlama tecrübesi olan Veteriner Sağlık Teknisyeni 0.532.431

Kaynak : Hürriyet Seri İlanlar : Veteriner Sağlık Teknisyeni

19 Haziran 2008

Uzmanından ‘kene salgını’ uyarıları

Kene ısırması sonucu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının neden olduğu ölümlerdeki artış, “salgın” diye nitelenecek boyuta ulaştı. NTVMSNBC konuyu uzmanlara sordu.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre; kayıtlara geçen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölüm sayısı 2002-2003 yılında 6 iken, 2007’de 33 oldu, bu yılın ilk 6 ayında ise 25’e yükseldi. Geçmiş yıllarda daha çok Doğu, Güneydoğu’da görülürken, bu yıl Ankara, Çanakkale, İzmir, İstanbul’da da görülmeye başladı. İstanbul İl Sağlık Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Ayşen Gargılı hastalık taşıyan kenelerin gelişimini anlattı, bugünkü durumu “kene salgını” olarak niteledi. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’den Doç. Dr. Önder Ergönül ise hastalığın seyrini, bulaşma şartlarını anlattı, erken müdahaleye rağmen ölüm riskinin yüzde 10 olduğunun altını çizdi.

NTVMSNBC’nin sorularını yanıtlayan Prof. Gargılı, bu hastalığın ilk olarak 1944’te Kırım’da, 1956’da da Kongo’da görüldüğünü, bilimadamlarının iki ülkede görülen virüsün aynı olduğunu belirleyip “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı” olarak tanımladıklarını anlattı.

Türkiye’de ise bu konuda 1930’lu yıllarda yapılan araştırmalara rastlandığını belirten Gargılı, 2002 yılından beri yaygın olarak bilindiğini söyledi.

PROF. GARGILI: KIŞ HAFİF GEÇERSE, KENE ARTIYOR

Prof. Gargılı’nın NTVMSNBC’ye bugünkü duruma ilişkin yaptığı değerlendirme şöyle:

“Bugün ülkemizde başlamış ve yaşanmakta olan bir salgın var. Bunu kesinlikle söyleyebiliyoruz. Olay trajik boyutlara ulaştı. Niye salgın olduğunu anlamak için, son 10-15 yılı incelememiz lazım. Birbirini etkileyen pek çok çevresel etken mutlaka vardır. Bir günde ortaya çıkan bir şey değildir. Küresel ısınmanın gerçekten çok büyük etkisi var. Keneler kışı toprağın altında değişik formlarda bekleyerek atlatıyorlar. Kış şartları ılıman geçerse; belli bir popülasyonun belli bir yüzdesini öldürecek kadar soğuk, don gibi olaylar gerçekleşmezse, bir sonraki seneye o kadar fazla kene canlı olarak kalıyor. Kışı atlatan ne kadar çok olursa, o kadar gelişiyorlar.

DEVAMI : NTVMSNBC

Antalya’da kene ısıran 3 kişinin durumu ciddi!

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle Antalya’nın Manavgat ilçesinden Akdeniz Üniversitesi Hastanesine sevk edilen 26 yaşındaki G.A’nın hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi. Konya’da ise kenenin ısırdığı 7 aylık bebek hastaneye getirildi.

Manavgat Devlet Hastanesinde çalışan A.G’nin de, G.A. ile temas ettiğini belirterek, AÜ Hastanesi’ne başvurduğu öğrenildi. A.G’nin de yoğun bakıma alındığı ve tetkiklerinin sürdüğü ifade edildi.

AÜ Hastanesi’nden alınan bilgiye göre, Manavgat Devlet Hastanesi’nden dün sevk edilen 26 yaşındaki G.A’ya KKKA teşhisi konuldu. Yoğun bakım servisinde tedavi altında bulunan G.A’nın hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi.

Manavgat Devlet Hastanesinde çalışan A.G’nin de, G.A. ile temas ettiğini belirterek, AÜ Hastanesi’ne başvurduğu öğrenildi. A.G’nin de yoğun bakıma alındığı ve tetkiklerinin sürdüğü ifade edildi.

Bu arada Burdur’un Bucak ilçesinden KKKA şüphesiyle AÜ Hastanesi’ne sevk edilen 39 yaşındaki A.K’nin tedavisinin de yoğun bakım servisinde sürdüğü ve sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu kaydedildi.

[Ntvmsnbc]

16 Haziran 2008

2 Doktor ve 1 Sağlık Görevlisi Daha KKKA'ya yakalandı!

2 doktor ve 1 sağlık görevlisi personele acil şifalar diliyorum. Umarım meslektaşlarımın (veteriner personel) başına gelmez.. Tekrar acil şifalar.. Özgür KÜÇÜKTEKİN

Diyarbakır Sağlık Müdürü Namık Kemal Kubat, doktor ve sağlık görevlilerinden alınan kan örneklerinin Ankara’ya gönderildiğini ancak, şu anda genel durumlarının iyi olduğunu söyledi.

Ankara’da bir hastadan üç doktor ile bir sağlık görevlisine Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı bulaşmasından sonra Diyarbakır’da da iki doktor ile bir sağlık personeli gözetim altına alındı.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde KKKA sonucu hayatını kaybeden Bingöl’ün Çukurca Köyü Muhtarı 42 yaşındaki Abdulvahap Bayutmuş’un tedavisini üstlenen iki doktor ve bir sağlık personelinde de hastalık belirtisi görüldü. Diyarbakır Sağlık Müdürü Namık Kemal Kubat, doktor ve sağlık görevlilerinden alınan kan örneklerinin Ankara’ya gönderildiğini ancak, şu anda genel durumlarının iyi olduğunu söyledi. Kubat, halen aynı hastanede Abdulvahap Bayutmuş’un eşi 44 yaşındaki Arife, çocukları 23 yaşındaki Muttalik ile 17 yaşındaki Gökhan Bayutmuş’un tedavisinin devam ettiğini açıkladı. Hastalardan Gökhan Bayutmuş’un durumunun kritik olduğu belirtildi.

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde KKKA’ya yaklanan üç doktor ve bir sağlık görevlisiyle ilgili ilgili bilgi veren Başhekim Doç. Dr. Mahmut Koç, “Durumları iyi. Üç - beş güne kadar taburcu olmalarını bekliyoruz” dedi. Dç. Dr. Koç, “Bulaşmanın, ölmekte olan bir hastaya müdahale sırasında yakın temas yoluyla olduğunu düşünüyoruz. Ölmek üzere ve kanaması olan bir hastaya, ufak bir cerrahi müdahale yapılırken, hastadan kan püskürmesi esnasında görevli sağlık personelinin ağız içi ya da mukozasına kan bulaşması sonucunda meydana geldiğini sanıyoruz” diye konuştu.

Asistan temsilcisi Dr. Gültekin Gülbahar ise, iki doktorun ateşinin kontrol altına alınamadığını söyledi. Gülbahar hastanelerde kullanılan eldiven, maske ve gözlüklerin yeterli korumaya sahip olmadığını iddia etti. (Radikal, dha)

Kaynak :
Radikal Gazetesi

14 Haziran 2008

Hastane Personeline KKKA Bulaştı

KKKA Hastalığına yakalanan 3 doktor ve 1 sağlık görevlisine acil şifalar diliyorum. Bildiğiniz gibi KKKA zoonoz bir hastalıktır, Toplum sağlığı çalışanlarından daha fazla Hayvan sağlığı çalışanları risk altındadır. Ancak tüm bu epidemik hastalıklarla birebir mücadele eden kamuda görevli Veteriner Hekimler, Veteriner Sağlık Teknisyenleri/Teknikerleri mağdur edilmeye devam edilmektedir. Özlük hakları, yetkileri, maaşları, ekipmanları yetersizdir. Unutulmamalıdır ki Sağlıklı Hayvan Sağlıklı İnsan Demektir. (Özgür Küçüktekin)

(Not : 18 haziranda yetkilerimiz ve özlük haklarımızla ilgili mahkemeye meslektaşlarımın ilgi göstereceğine inanıyorum)

Ankara Numune Hastanesi’nde 3 doktor ve 1 sağlık personeli, kene ısırması şikayeti nedeniyle hastaneye başvuran bir hastaya müdahale ederken, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yakalandı.



Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mahmut Koç, hastanede görevli 3 doktor ve 1 sağlık görevlisinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı teşhisiyle tedavi altında olduklarını bildirdi. Sağlık personeline hastalığın kaybedilmekte olan bir hastaya müdahale sırasında bulaştığını belirten Koç, “Ölmek üzere olan, kanaması olan bir hastanın kanaması durdurulmaya çalışılırken müdahale sırasında olmuş” dedi.

Bir başka soru üzerine Koç, sağlık görevlilerinden birinin hemofili hastası olduğunu, ancak risk altında bulunmadığını ifade ederek, “Ne kan ihtiyacı oldu, ne de kan verildi” diye konuştu.

Halk arasında panik yaratılıp endişeye sevk edecek şeyler yapılmaması gereğine dikkati çeken Koç, şunları söyledi: “Önemsemediğimiz, ciddiye almadığımız bir durum değil. Ama benzer hastalıklar, bizim karşılaştığımız bir sürü hastalık oluyor. Bu hepsinde görülebilir. Ama bu hastalara bakmama, karşılaşmama diye bir şeyimiz yok. Biz her türlü tedbiri aldık, bundan sonra da alacağız. İlk defa da bakmıyoruz. Daha önce başka ülkelerde benzer bulaşmalar da tespit edilmiştir. Toplumu da biraz sakinleştirmek lazım.”

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Şefi Doç. Dr. Hürrem Bodur da 3-5 gün önce meydana gelen olayın 2. gününde doktorların, 4. gününde de sağlık görevlisinin tedavi altına alındığını söyledi.

Bodur, bu personelin hayati tehlikelerinin bulunmadığını, kan ve kan ürünleri verilmesini gerektirecek bir durum ortaya çıkmadığını kaydetti.

Bütün önlemlere rağmen bu tür hastalıkların sağlık personeline bulaşabildiğini, bunun örneklerinin dünyada da bulunduğunu belirten Bodur, bulaşmanın delici, kesici, batıcı bir aletle yaralanma sonucu ya da solunum yoluyla olmadığının altını çizdi.

[Ntvmsnbc]

04 Haziran 2008

KIRIM-KONGO KANAMALI (Hemorajik) ATEŞİ (KKKA, Crimean Congo haemorrhagic fever)

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili bilgileri ayrıca Veteriner Hekim örgütlerinden, Veteriner Hekimlerden, Veteriner Sağlık Teknisyeni/Teknikerlerinden, Veteriner Sağlık Teknisyenleri Derneğinden bilgi alabilirsiniz ;


Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir?


Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), Nairovirüslerin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden kene kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir.

İnsanlarda klinik ve subklinik olarak seyreden, kenelerin vektörlük yaptığı ve insanlarda sendromlar halinde görülen önemli bir enfeksiyondur. İnsanlarda başlıca ensefalitler, kısa süren ateşli hastalıklar, kanamalı ateşler, poliartrit ile ön plana çıkan sendromlar şeklinde görülür.

Kırım-Kongo kanamalı ateşinde(KKKA) etken nedir?

Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan virüslerin meydana getirdiği, Bu grup virüsler, 100 nm (nanometre) büyüklüğünde, Ribonükleik asit (RNA) içeren, heliksel kapsidli ve zarflı virüslerdir.

Bulaşmada aracı olan bir etken var mıdır?

KKKA hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Güney Doğu Avrupa ve Güney Afrika arasında göç eden göçmen kuşlar üzerinde bulunabildiği gösterilmiştir. Bu kuşların virüsün iki kıta arasında taşınmasına yol açabildiği düşünülmektedir. Hyalomma soyuna ait keneler Ülkemizin de içinde bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yaşamaktadırlar.

Virüs, sığır ve koyun gibi Hyalomma keneleri için konak olan hayvanlarda belirtisiz enfeksiyon ve bir hafta kadar süren geçici viremi (kanda virüsün bulunması) oluşturmasına rağmen, insanlarda hastalığa neden olmaktadır. Küçük memeli hayvanlarda da viremi ve hafif enfeksiyon oluşup keneler için kaynak oluşturabilmektedir. Bir bölgede, kenelerin ve keneler kan emdiğinde bulaşmayı sağlayacak kanında virüs bulunan hayvanların bol olması salgın için önemli bir faktördür.

Hyalomma soyuna ait keneler en etkin ve yaygın olmakla birlikte, 30 kene türünün KKKA virusunu bulaştırabileceği bildirilmektedir. KKKA virüsunun bazı vektör kene türleri arasında, transovaryal ve venereal olarak bulaştığı belirlenmiştir. Bu da virusun doğada dolaşımla korunmasına katkıda bulunabilecek bir mekanizmadır. Henüz ergin olmamış Hyalomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde de muhafaza eder.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu insanlara nasıl bulaşmaktadır?

İnsanlar virüsü; Enfekte kenelerin yapışması/kan emmesi sırasında salgıladıkları tükürük salgısı ile, Enfekte kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında temasla, Viremik hayvanların kan ve dokuları ile temasla, Viremik hastalarla (kan ve diğer vücut sıvıları)temas ile olmaktadır.

KKKA virusunun bulaşmasına etken olan kene nedir? yer yüzünde kaç türü bilinmektedir?

Ülkemizde halk arasında kene, sakırga, yavsı, kerni gibi isimlerle bilinmektedir. Keneler zorunlu kan emici artropodlar olup dünyanın her bölgesinde yaşamaktadırlar. Keneler morfolojik olarak diğer artropodlardan farklı olup, vücutları tek bir parçadan oluşmuştur. Vücudun ön tarafında ağız organelleri yer almaktadır. Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 850 kene türü bilinmektedir.

Keneler KKKA hastalığı dışında hayvanlarda ve insanlarda hastalık bulaştırmada biyolojik rol almakta mıdır?

Evet rol almaktadır. Bilinen hastalıklar;

– Rikettsia (Ehrlichia, Coxiella, Anaplasma)

– Virus (Flaviviridae, Bunyaviridae, Reoviridae, Rhabdoiridae)

– Bakteri (Borrelia, Frncisella, Klebbsiella, Dermatophilus, Staphylococcus)

– Protozoon (Theileria, Babesia, Hepatozoon)

Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi hayvanlarda görülür ve hastalık belirtileri nelerdir?

Virüs, sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlardan tespit edilmiştir. KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol (portör) oynamaktadır.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir?

Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak mayıs ve ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır?

Hastalık için çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, hayvancılık ile uğraşanlar, Veteriner Hekimler, Veteriner Sağlık Teknisyenleri , akut hastalarla temas olasılığı bulunan salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler, kamp yapanlar risk altındadır.

Kene ısırığında ne yapılmalıdır?

Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, bir pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yere; bol sabunlu suyla yıkanıp temizlendikten sonra iyotlu antiseptik(tendürdiyot) sürülmelidir. (şayet sabunlu su bulunmaz ise alkol içeren mendiller kullanılabilinir).pens

Çıplak elle keneye temas edilmemeli eğer elle tutulacaksa eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır.

Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, klonya, gazyağı v.b) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır.

Isırılan kişi iki hafta süreyle ateş,yoğun halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. (ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastaneye başvurulmalıdır)

Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir?

İnsanlarda; hastalık ateş, üşüme-titreme yaygın kas ağrıları, bulantı-kusma, ishal, yüzde kızarıklık, karaciğerde büyüme ve kanama ile kendini gösterir. Ateş, kırıklık, kas ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, aşırı duyarlılık, sırt ağrısı, kol ve bacaklarda ağrı, mide bölgesinde ağrı, bel bölgesinde ağrı gibi belirtiler ile ani olarak başlamaktadır. Bazen bu bulgulara kusma, karın ağrısı ve ishal ilave olabilmektedir. Gövde ve kol ve bacaklarda cilt içi kanama görülebilir. Burun kanaması ve değişik alanlarda kanama bulguları bulunabilir. (Detaylı bilgi için Sağlık Bakanlığı)

Kırım-Kongo kanamalı ateşi nasıl kontrol edilir ve nasıl korunulur?

Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi KKKA’da da korunma ve kontrol önlemlerinin alınması çok önemli ve gereklidir.

a- Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka koruyucu önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının iki hafta süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. (ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastaneye başvurulmalıdır. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir

b- Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır.

c-Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi göstermezler. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir.

d-Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan bir pensle doğrudan alınmalıdır. (Isırılan yer; bol sabunlu suyla yıkanıp temizlendikten sonra, iyotlu antiseptik sürülmelidir.)

e- Diğer önemli hususlardan birisi de piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir.

f- Özelikle kırsal alanlarda dolaşılırken açık renkli vücudu örten elbise ve çizme giyilmeli veya ayakkabı giyilecekse pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır.

g-Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır.

h- Hayvan sahipleri ; hayvanların sağım ve kesim zamanını dikkate alarak; hayvanlarını ve hayvan barınaklarını kene ve diğer dış parazitlere karşı uygun ektoparaziter ilaçlarla yılda iki kez ilaçlamalıdır.

i- Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Repellentler; sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plastik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.)

j- Kenelerin çevrede çok olması halinde; mera, çayır, çalı, çırpı ve gür otların bulunduğu yerler gibi kenelerin yaşamasına müsait alanlarda, diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, çok dikkatlice akarisid uygulamalarına başvurulabilir. Genel olarak geniş çevre ilaçlamaları faydalı görülmemektedir.

k-Açık alanlarda yapılabilecek kene mücadelesi amacıyla, her bir hektara aktif madde olarak carbaryl ve propoxur hektara 2 kg, deltamethrin ve lambda-cyhalothrin 0,003-0,3 kg, permethrin 0,03-0,3 kg, pirimiphos-methyl ise 0,1-1 kg olarak uygulanabilmektedir

Bakanlığımız il ve ilçe Müdürlüklerince ilkbahar ve sonbahar döneminde olmak üzere yılda en az iki kez ağıllar ve ahırlarda, hayvan gübrelerinin döküldüğü alanlar, çeşme başları ve hayvan durakları ile parazitlerin bulunabileceği muhtemel alanlarda pülverizatör ile ilaçlama yapılmasının yetiştiricilere iyi bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Aynı dönemde büyük ve küçükbaş hayvanların ektoparaziter ilaçlanmanın yapılması, Kene Mücadelesinde; hayvan yetiştiricileri, Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimleri desteğinin sağlanması sorunun çözümünde zorunluluk arz etmektedir.

Günümüze kadar kullanılan hiç bir mücadele yöntemi (bir kaç sınırlı alan hariç), tam bir kene eradikasyonu sağlayamamıştır. İnsan ve hayvanlardan kan emen kenelerin sayısını düşük maliyetlerle kabul edilebilir sınırlara indirilmesi hedeflenmelidir.

Akarisid ile kene kontrolünün başlıca 7 zorluğu vardır

1. Kenelerin yoğun biçimde tarım ve orman alanları içinde yayılmış olması, çevreye zarar verecek düzeyde akarisid kullanımını gerektirmektedir.

2. Akarisidlerin kenelerin konakları üzerinde tutundukları bölgelere ulaşabilmesi ancak konağın tüm vücudunun yıkanmasını gerektirmektedir

3. Konak üzerinde bulunmadıkları süre içinde keneler akarisid ilaçların ulaşamayacağı yerlerde saklanmaktadır.

4. Kenelerin yüksek orandaki üreme yeteneği (3000-7000 yumurta) ilaçlamaların düzenli bir sıklıkta yapılmasını gerektirmektedir.

5. Kenelerin uygun olmayan çevre koşullarında çok uzun süreler boyunca canlı kalabilmeleri.

6. Kenelerin konak seçiminde çok alternatifinin olması

7. Akarisid direncinin oluşması

Kaynak : http://www.kkgm.gov.tr/birim/hay_sagl/Hastaliklar/kirim_kongo.html#2

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...