Son günlerde internette bir video dolaşıyor görmüşsünüzdür, buradan o görüntülere yönelik bir link vermeyeceğim. Hamile bir ineğin Bursam-Et adlı tesiste katledilmesinin görüntülerinden söz ediyorum. İneğin ayağına takılan kanca ile yukarı çıkarılmasına kadar olan kısmı izledim ve kapattım gerisini az çok okuduklarımdan biliyorum.. Burada söz konusu vahşetten de bahsetmeyeceğim şiddet pornografisi de yapmak istemiyorum, söz etmek istediğim şey hayvanlara olan antroposentrik (insan-merkezci) bakış açımız, hayvanları bir ürün olarak, üretim aracı olarak gören kültürümüz. Uygarlığın başından beridir her tür hayvanı insandan daha aşağı gören insan türünün uyguladığı ve kanıksadığı zalimlikten söz etmek istiyorum. Zalimce barındırma koşullarından, hayvanların doğal ortamlarından koparılıp hapsedilmelerinden, avlanmalarından, sömürülmelerinden, öldürülmelerinden, işkence edilmelerinden söz etmek istiyorum..
Neden böyle yapıyoruz? Marketten aldığımız ambalajlanmış "ürün"ün bir zamanlar yaşayan, hayat dolu bir hayvanın bedeninin parçası olduğu fikrini aklımıza getirmiyoruz, etle beslenme fikrini pek sorgulamıyoruz, hayvanların da gezegenimizde birlikte yaşadığımız canlılar olduğu fikrini aklımıza getirmiyoruz, onları sadece sütünü içebildiğimiz, kaslarını, yağlarını, derilerini kullanabileceğimiz metalar olarak görüyoruz, bunları yaparken kendimizi haklı görüyoruz, öyle ya onlardan üstünüz ; o halde onları kapatabilir, üretebilir, kesebilir, yiyebiliriz.. Peki gerçekten de bunu yapma "hakkımız" nereden geliyor?? Hangi sebeplerden ötürü bir sığırı korkunç koşullardaki ahırlara hapsedip, günü geldiğinde veya işe yaramadığında kesime gönderebiliyoruz?? Nedir bu kanıksama? Et yeme dürtüsü?
Veteriner Hekimlerin, Veteriner Sağlık Teknisyen/Teknikerlerinin bu gezegendeki ilk ve en önemli görevi hayvanın sağlığıdır. Bu bilgi ile hareket eden bir çok meslektaşımız olduğunun bilincindeyim ama bunun dışında hayvanı bir kazanç olarak görenler, ürün olarak görenler yok mu var elbette. Sorgulamak istediğim böyle görüntüler karşısında hayvanın sağlığını koruma mesleğini seçmiş kişilerin neler hissettiğidir? Hayvanlar için koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerini uygulayıcıların tepkisi nasıl olmalıdır? Mesleki etik bu konuda ne diyor? Sadece hayvanların daha "insancıl" koşullarda kesilmesini mi telkin edeceğiz? Peki empati yapabilecek enerjimiz arzumuz var mıdır? Bacağından asılan ve az sonra bir bıçağın keskinliğinde can verecek olan ve bunu hissettiği kanıtlanmış olan hayvanlarla veterinerlerin arasında bir empati oluşmayacak mı??
Sormak istediğim budur. Arzum en azından bu meslek grubu içerisinde azimle, sevgiyle görev yapanların vejetaryen beslenmeyi de tartışabilemeleridir..
Saygılarımla
Özgür Küçüktekin
Veteriner Sağlık Teknikeri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder